Arthur Schopenhauer Sözleri

Tüm gerçekler üç aşamadan geçer. Önce alaya alınırlar, sonra kendilerine şiddetle karşı çıkılır ve son olarak ise doğruluklarının çok açık olduğu ilan edilir. İnsan istediğini yapabilir ama istediğini isteyemez. Yetenek, kimsenin vuramadığı hedefleri deha ise kimsenin göremediği hedefleri vurur. Yalnızlık, zeki beyinlerin, çıkarsızların ve sağduyulu insanların kaderidir. Ne yaptığımız aracılığıyla kim olduğumuzu öğreniriz ve çektiğimiz acıyla da neyi hak ettiğimizi. Dikensiz gül yoktur ama gülsüz pek çok diken vardır. İnsanların kader dediği şey genellikle kendi aptallıklarıdır. Yıkmak, düzeltmekten, yalan söylemek, ispatlamaktan daha kolaydır. İyi bir aşçının eski bir ayakkabıdan bile lezzetli bir yemek çıkarabileceği söylenir; benzer şekilde iyi bir yazar da en yavan konuyu ilgi çekici ve eğlendirici hale getirebilir. Bir toplumda sevilmenin yolunun akıl ve zeka göstermekten geçtiğini zanneden bir kimse ne kadar da acemidir! Akıl ve zeka aslında, önceden kestirilemeyecek kadar ezici bir çoğunlukta nefret ve öfke uyandırır. Acı çekmeyen sadece inorganik dünya ve bitkilerdir. Hayvanlara karşı acımasız olan iyi bir insan olamaz. Dünyanın en yoksul insanı paradan başka bir şeyi olmayandır. İnsan, kişiliğini küçük şeylere olan tutumuyla belli eder. Üç türlü aristokrasi vardır; birincisi yaş ve kıdem, ikincisi servet; üçüncüsü akıl ve bilgidir. En şereflisi sonuncusudur. Yetenek başkalarının vuramadığı hedefi vuran nişancı gibidir; dahi ise başkalarının göremediği hedefi vuran bir nişancı. Birisi herkes tarafından anlaşılıyorsa sıradan beyinlere hitap ediyor demektir. Ne doymaz varlıktır insan! Ulaştığı her tatmin yeni bir arzunun tohumudur... Toplum kalabalıklaştığı anda, oradaki adilik hakim olmaya başlar. Umut, yaşamı anlamlandırır. Umut olmadan yaşam anlamsızdır ve bir o kadar da değersizdir. İnsanın kırk yaşına kadar geçen yılları başlı başına bir kitaptır. Geri kalan yılları ise o kitabın eleştirisidir. Herhangi bir insan vaktini nasıl geçireceğini, üstün bir insan ise vaktini nasıl tasarruf edeceğini düşünür. Endişe ve kaygılarımızın çoğu, başkalarının bizim hakkımızda düşündüklerini dert etmemizden kaynaklanır. Bu dikeni tenimizden çıkarmalıyız. Kibar ve dostça davranarak insanları esnek ve itaatkâr yapabilirsiniz; bu yüzden sıcaklık balmumu için neyse kibarlık da insan doğası için odur. Evlilik, insanın haklarının yarıya düşmesi, görevlerinin iki katına çıkmasıdır. Başkalarının fikirlerine aşırı derecede önem vermek, herkeste var olan bir manyaklık. Toplum, aptal kafaların sığ ve yavan gevezeliklerini büyük beyinlerin düşünceelerinden daha ikna edici bulur. Beraberinde getirdikleri umutlar ve korkularla akın akın gelen arzulara teslim olduğumuz sürece kalıcı mutluluğa ya da huzura hiçbir zaman kavuşamayız. Çoğunlukla kayıplardır bir şeylerin kıymetini anlamamızı sağlayan. Can sıkıntısı öyle bir derttir ki, birbirini sevmeyen insanları birbirine aratır.

Arthur Schopenhauer

1788 - 1860